Hakkımda

5 Mayıs 2015 Salı

Hollanda Hastalığı


Hollanda Hastalığı (Dutch Disease) 1959 yılında Groningen Doğal Gaz Sahası'nın keşfedilmesi ile birlikte Hollanda'da bu doğal kaynağa bağlı zenginleşmenin diğer sektörleri olumsuz etkilemesini anlatan bir terimdir.

Yüksek değere sahip bir doğal kaynağın keşfedildiği ekonomiye yüksek miktarda döviz girişi gerçekleştiğinde (özellikle de gelişmekte olan bir ülke ise), o ülkenin yerli parası değer kazanır. Yerli paranın değer kazanması, o ülkenin ithalatını arttırırken ihracatını azaltır. Bu durum zaten başlı başına imalat sektörüne vurulan bir darbedir. Yerli paranın değer kazanması sebebiyle de en azından, ihracatçının kazancı ve pazarlık gücü düşer. Bu gelişmenin dışında, ekonomideki üretim faktörleri imalat ve diğer sektörleri terk ederek, daha karlı gördükleri doğal kaynak sektörüne girerler. Böylece imalat sektörü bir darbe daha almış olur. Sonuç olarak ekonomi, önce katma değer yaratma gücünü kaybeder ve daha sonra da tüketim toplumuna doğru ilerleyen bir yola girmiş olur.

Hollanda'da Groningen Doğal Gaz Sahası, 1959 yılında keşfedilmiştir ve Avrupa'nın en büyük, dünyanın ise 10. büyük doğal gaz sahasıdır. 1959 yılındaki keşfinin ardından 1963 yılında doğal gaz üretilmeye başlamıştır. 1970'li yıllarda enerji fiyatlarının artması ile birlikte Hollanda'nın doğal gazına olan talep artmıştır ve bu da Hollanda'ya giren döviz miktarını arttırarak Hollanda Florini'nin değerini yükselmiştir.

Bir ülkenin yerli parasının değeri artınca ne oluyorsa, bu noktadan sonra da Hollanda'ya aynı şeyler olmuştur.  Florin değer kazanmış, Hollanda'nın ithalatı artmış, bütün ihracat ise doğal gaz üzerinde yoğunlaşmıştır. Ülkenin üretim faktörleri yüksek gelir gördükleri doğal gaz sektöründe girince imalat sektöründe küçülme yaşanmıştır. Böylece aynı zamanda, ülkenin ekonomisi büyük oranda tek bir malın üretimine bağımlı kalmıştır ve ihracattaki ürün çeşitliliği azalmıştır.

Peki uluslararası piyasalarda yüksek değeri bulunan doğal kaynaklara sahip olan ülkeler, bu olumsuz etkileri nasıl bertaraf edebilirler? Hollanda örneğinin ardından toplumlar bundan ders alarak çözüm geliştirmişlerdir. Hollanda Hastalığı'nın önüne geçilebilmesi için iki yöntem vardır. Birincisi yerli paranın değer kazanma hızını azaltmak, ikincisi ise bu değer kazanma sürecinden olumsuz etkilenecek olan sektörleri (imalat sektörü) desteklemek.

İlk yöntem, ülkeye gelen yüksek miktardaki dövizin sterilizasyonudur. Böylece döviz, ülkenin dış ticaret hadlerini değiştirmeyecek şekilde piyasaya yavaş yavaş sürülebilir ve reel sektör buna uyum sağlar. Buradan hareketle, doğal kaynak ihracatı ekonomilerinde önemli bir ağırlığa sahip olan ülkeler çeşitli fonlar kurarak ülkeye gelen dövizi burada değerlendirmektedirler. Böylece aynı zamanda, tüketilen doğal milli kaynaklardan elde edilen gelir, gelecek nesillerin de kullanımına hazır bir şekilde tutulmuş olur.

İkinci yöntemde, doğal kaynak ihracatı ile gelen fonlar gelişmesi istenen (tercihen teknoloji yoğun)  sektöre aktarılarak desteklenir ve böylece ülke ekonomisi tek bir sektöre bağımlı kalmaz, yani çeşitlilik sağlanır. İlerleyen dönemlerde bu doğal kaynak rekabet ile karşılaşıp fiyatı düştüğünde, elde değersiz bir ürün üreten sektör kalmış olur ki bu da kısa süreli bir refahın sonu anlamına gelmektedir (ham petrol fiyatlarındaki düşüş sebebiyle, ekonomisi bu sektöre bağlı olan ülkeler zor durumda kalmıştı). Bu sebeple de sektörel çeşitliliğin sağlanması önemli bir politikadır.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...